İçeriğe geç

İslamda gurur ne demektir ?

İslam’da Gurur (Kibr) Ne Demektir?

İnsan ruhunu, yükselişin mi yoksa düşüşün mü beklediğini belirleyen: gurur. İslam dünyasında bu kavram, yalnızca toplumsal bir duygu değil; aynı zamanda ruhun ve kalbin durumu, imanın sınavı, insan‑Allah ve insan‑insan ilişkilerinde belirleyici bir husustur. Bu yazıda, “İslam’da gurur ne demektir?” sorusuna hem tarihsel hem dinî kaynaklara dayalı, hem de günümüz bağlamında düşündürücü bir bakış açısıyla yaklaşacağız.

Gurur, Kibr ve Tarihsel Kökeni

Gurur ve kibr kavramları, İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren metinlerde –Kur’ân ayetlerinde ve hadislerde– sıkça yer alır. Sözlük anlamıyla “kendini beğenip büyüklük taslamak, kibirlenmek, kendini öne çıkarmak” anlamlarını içerir. ([Halal Living – Muslim Lifestyle Guide][1])

İlk ümmet içinde de, gurur sorunu tarihsel olarak anlaşılmış; kibir ve kendini beğenme eğilimi, insanı Allah’a karşı nankörlüğe, toplumda bölünmeye ve ruhî çöküntüye götüren tehlikeli bir şey olarak görülmüştür. Özellikle “kibirlenenlerin akıbeti nedir?” sorusu, hem bireysel hem toplumsal düzlemde sorulmuştur.

Kur’ân ve Hadis Işığında: Neden Gurur Günah Sayılır?

İslam’da gurur (kibr), sadece kendini beğenmek değil; aynı zamanda hakikati reddetme, insanları küçümseme, kibirli bir tavır sergileme olarak tanımlanır. Peygamber Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– gururu şöyle tarif etmiştir: “Doğruyu reddedip insanları hor görmektir.” ([İslamweb][2])

Kur’ân’da da gururla yaşayanların akıbetine dair uyarılar vardır. Örneğin, gururlu kimseler için cehennem kapılarının hazırlanacağı ifade edilir. ([quranreading.com][3])

Nitekim, gurur sadece dışa gösterilen bir kibir değil; aynı zamanda kalpte filizlenen, bireyi hakikatten uzaklaştıran bir hastalıktır. Gurur, insanın sadece kendini beğenip başkalarını küçümsemesiyle kalmaz; kalbin ahlâkî ve ruhî hassasiyetlerini yitirmesine neden olur. ([quranreading.com][3])

Gurur ile Meşru Övünç Arasındaki Fark

İslam alimleri, gurur ve kibir ile meşru bir “özsaygı ve şükür duygusu”nu ayırt eder. Örneğin, bir Müslüman ilim, akıl, yetenek veya başarı gibi nimetlerden dolayı Allah’a şükredebilir; bu, kibir değil, minnettir. ([About Islam][4])

Yanlış olan, bu nimetleri Allah’tan alındığını unutarak, kendini üstün görmeye başlamaktır. Bu da kibir olur ve kalbin gözü körleşir. ([İslamweb][2])

Gururun Ruhî ve Toplumsal Etkileri

Ruhî açıdan: Gurur, kişinin kendi benliğini abartmasına, Allah’a kulluk bilincinden uzaklaşmasına ve tevazu ile içtenlikten kopmasına yol açar. Bu durum, imanın ve kalbin temizliğinin kaybıdır. ([Islamic Mentors][5])

Toplumsal açıdan: Gurur, insanları birbirine yabancılaştırır. Üstünlük taslayan kişi, başkalarını hor görebilir, yardıma kapalı olabilir, empatiyi yitirir. Bu ise toplumsal bağları zedeler, adaleti ve kardeşliği zayıflatır. ([IslamOnline إسلام أون لاين][6])

Tarih boyunca toplumda gurur yüzünden sorunlar yaşanmış; gururlu kimseler hem bireysel olarak helâk olmuş hem de topluluk içinde huzursuzluk ve fitne kaynağı olmuşlardır. ([Sorularla İslamiyet][7])

İslam’da Gururdan Kurtulmak: Tevazu ve Tazkiyah’a Davet

İslam’ın ruhî yolu, kalbi arındırmaya, kendini Allah’a ve insanlara eşit bir kul olarak görmeye çağırır. Bu bağlamda, tevazu (alçak gönüllülük) önemli bir erdemdir. ([İslam ve İhsan][8])

Ayrıca, tazkiyah (nefsin arındırılması) süreci, gurur, kibir ve enâniyeti kalpten silmeyi, insanı hakikate dönük kılmayı amaçlar. ([Vikipedi][9])

İnsan, nimet ve yeteneklerini Allah’ın ihsanı bilir, bu bilinçle yaşamını sürdürür, kalbini kibirden korursa; hem ruhî derinliğe hem toplumsal uyuma katkı sağlar.

Günümüzde Akademik ve Sosyolojik Tartışmalar: Gurur ve Kimlik

Modern çağda, birey kimliği, başarı, statü, görünürlük gibi kavramlar öne çıktı. İnsanlar sosyal medya, kariyer, eğitim gibi alanlarda kendini göstermek istiyor. Bu zaman zaman meşru övünç sınırlarını zorlayarak gurura, kibire dönüyor.

Akademik tartışmalarda, “benlik” ve “özsaygı” ile “kibir/kendini beğenme” arasındaki sınır gündemde. Özellikle gençler arasında “özgüven” ile “kendini beğenmişlik” arasındaki hassas çizgi çoğu zaman bulanıklaşıyor. Bu durumda, İslamî perspektifin sunduğu tevazu, tazkiyah ve kul olma bilinci; bireyleri ahlâkî, ruhî ve toplumsal dengede tutmayı teklif ediyor.

Ayrıca, toplumda gurur temelli rekabet, kıskançlık, statü yarışları; fertlerin huzurunu, toplumsal barışı ve adaleti tehdit edebiliyor. Bu da İslam’ın öğretilerinin ne kadar güncel ve koruyucu olduğunu gösteriyor.

Tartışmaya Açık Sorular: Düşüncelerinizi Bekliyorum

– Sizce günümüzde “gurur ile özsaygı” arasındaki çizgi nasıl belirleniyor?
– Birey başarısı arttıkça —statü, unvan, para vb.— İslamî bilinç nasıl korunabilir?
– Toplumda gurur temelli eşitsizlik ve kibir, aile, sosyal çevre, medya gibi etkenlerle nasıl besleniyor?
– Sizce tevazu, gerçek bir alçak gönüllülük mü; yoksa bazı durumlarda kişiliği bastıran bir tavır mı?

Bu sorular çerçevesinde düşüncelerinizi, tecrübelerinizi ve gözlemlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.

[1]: “Arrogance in Islam: Understanding Kibr and Cultivating Humility”

[2]: “Difference between pride and arrogance – إسلام ويب”

[3]: “Arrogance in Islam | Effects of Arrogance (Pride) on the soul”

[4]: “Faith Between Pride and Arrogance – About Islam”

[5]: “Silent Killers: The Spiritual Dangers of Pride in Islam”

[6]: “The Curse of Arrogance and Pride: An Islamic Perspective on Overcoming …”

[7]: “GURUR-GURURLU – Sorularla İslamiyet”

[8]: “Peygamberimizin Tevazu ile İlgili Hadisleri – İslam ve İhsan”

[9]: “Tazkiyah”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gaziantep Parayı Elden Alan Escort